YOK BÖYLE CANLI!!
Prof.Dr. Barbaros Çetin, gizli salgın olarak adlandırılan LYME hastalığı hakkında uyarıda bulunarak, "Bu bakterinin yeryüzünde bio sistemine uyan başka bir canlı yok. İnanılmaz derece 150 gene sahip olan bu bakteri süper bakteri. Böyle bir genetik yapıya sahip canlı yok" dedi.
Evet, anlıyoruz ki Lyme hastalığına yol açan bu bakteriyi süper kılan şey inanılmaz derecede 150 gene sahip olması. İlginç, çünkü iddiaların aksine, Lyme hastalığına yol açan Borrelia burgdorferi isimli bakteride toplam 853 gen var.
Gelelim haberin ikinci kısmına. Zaten ''Yok Böyle Bakteri!!!!'' tezini yanlış bir bilgiyle açan bu Radikal haberi, hiç de tahmin etmediğimiz bir yörüngede dolanmaya başlıyor:
ÜNLÜLERİNDE HASTALIĞI Amerika eski Başkanı George W. Bush'un'da bu hastalığa yakalandığını belirten Prof.Dr. Çetin, Parker Posey, Daryl Hall, Amy Tan, Micheal Fox, Richard Gere, Debbie Gibson ve New York valisi George E. Pataki'de bu hastalıkla savaşıyor" dedi. Geçtiğimiz ay MS Hastalığına yakalanan Serdar Ortaç'ın da LYME hastalığı konusunda tetkiklerinin yapılması gerektiğini belirten Prof.Dr. Çetin, "Serdar Ortaç'a ulaşmaya çalıştım ama kimse benimle muhatap olmadı. Gene de Serdar Ortaç'ın LYME hastalığı üzerine yoğunlaşması lazım" dedi.
İddia edilenin aksine Lyme hastalığının risk faktörleri arasında ünlü olmak yok.
Halbuki Radikal'e göre Serdar Ortaç ÜNLÜ VE HASTA OLDUĞU İÇİN muhakkak ünlülerin hastalığı Lyme'a yakalanmış olmalı, yetkililerin bir an önce Serdar Ortaç'a ulaşması lazım !!!
Evet, Lyme enfeksyonlarında birkaç ay içerisinde görülen nörolojik etkiler olabilir. Fakat Serdar Ortaç'ın doktorlarının bizzat hastayı yakınen tetkik ederek koydukları teşhisi uzaktan yanlışlamak, bunu bir de gazetelerden duyurmak ancak Dr. House iseniz alınacak bir risk.
Zavallı adamcağızın üzerine gitmeyin ya, bu bakteriye ve hastalığa dikkat çekmek için de Acun-Serdar ekseninde haber yapmayın.
Allahını seven Radikal'in üzerine ölü toprağı atsın.
Not: Haberi getiren Otisabi'ye ve Ezgi Altınışık'a teşekkürler!
Not: Haberi getiren Otisabi'ye ve Ezgi Altınışık'a teşekkürler!
Belki de hocamız o 583 genin 150'sinin inanılmaz derece olduğunu demek istemiştir. Öyle taşlar yerine oturuyor.
YanıtlaSilBöyle bir genetik yapıya sahip canlının olmaması için bu canlının hiç bir atasının olmaması ve gökten zembille inmiş olması gerekiyor. Kim bilir belki de palantolojik devirlerdeki akrabaları, dinazorları yok eden göktaşından nasibini alıp yok olmuşlardı. Belki de aynen dinozorların kuşa dönüşmesinde olduğu gibi bu bakteri de kuş palazına neden olan bakteriye dönüşmüştür. Peh! Siz iyisi mi hikayeyi bir de benden dinleyin:
YanıtlaSil“Böyle bir genetik yapıya sahip canlı yok!"
Tam olarak bu genetik yapıya sahip bir bakteri daha vardı aslında. .. Şimdi size onun hikayesini anlayacağım.Yıl 1958... Sıcak bir Connecticut öğleden sonrası...
Burgdorferilerin evinde sıkıntılı bir bekleyiş vardı. Evin hanımı zorlu bir doğum yapmaktaydı. Sancılar ardı arkası kesilmeden geliyor, zavallı kadın kalan son gücüyle karnındaki bedavacıdan kurtulmaya çalışıyordu. Artık bebeğin kendi ayakları ve elleri üstünde durma zamanı gelmişti.
Bir süre sonra bebeğin kafası göründü. Ebe, maharetli elleriyle onu kavradı ve çekmeye başladı. Ama bebek gelmiyordu. Sanki bir şeye takılmış gibiydi. Biraz daha kuvvet uygulayınca sebebi anlaşıldı. İkinci bir bebek daha vardı ve kerdeşinin ayağını tutmuş, bırakmıyordu.
Kısa bir mücadelenin ardından ikisi de sağlıklı olarak dünyaya geldi. Fakat anneleri kan kaybına daha fazla dayanamadı. Böylesi zorlu bir doğum için beklenebilinecek bir sonuçtu fakat bilmedikleri şey kadının hamileliği sırasında bir kene tarafından ısırılması nedeniyle yakalandığı hastalığın sonucunda zayıf düştüğü ve bu nedenle doğumun yarattığı travmayı kaldıramadığıydı.
Kenenin taşıdığı hastalığın bir adı yoktu. Zira “şeylere” isim verimediği bir zamandan gelmişti. Oturdukları kasabanın biraz dışındaki madende,şans eseri oldukça iyi durumda bulunan fosili “oldukça iyi durumda” bulan bir kene bir süre üstünde konaklamış ve bu sırada hastalığa neden olan bakteri tarafından enfekte edilmişti.
Kenenin hamile kadını ısırması ise kötü şanstan başka bir şeyle açıklanamazdı. Bir diğer açıklanamaz şey ise doğan bebeklerden birinin enfekte olması diğerinin ise bu enfeksiyonu yok edebilecek simetrik ters DNA’ya sahip bakterileri taşımasıydı.
Çift yumurta ikizlerimiz Boris ve Boriella (evet biri kız diğeri erkek) adeta Ying-Yang gibiydiler. Birbirlerinin tam tersi ve fakat aynı zamanda tamamlayıcısıydılar. Boris, yardım sever , iyi yürekli, korumacıyken kız kardeşi Boriella bencil, acımasız ve vurdumduymazdı. Tüm bu derin karakter farklarına rağmen birbirlerine bağlılıkları su götürmezdi. Annelerinin ölümü ve babalarının alkolizme teslim olmasıyla birlikte bu dünyada bir başlarına kalmışlardı diğer 4 milyar insanla beraber...
13-14 yaşlarına gelip ergenlik dönemine girmeleriyle birlikte işler biraz değişmişti doğal ve pek de doğal olmayan şekilde... Boriella öpüştüğü erkek arkadaşlarının bir süre sonra gizemli bir enfeksiyon nedeniyle öldüğünü farketmişti. Kızın ,erkek arkadaşlarının birer birer ölmesi onları kasabanın istenmeyenleri arasına sokunca bir gece apar topar doğdukları yeri, Lyme kasabasını terkettier. Tam da ertesi gün ölümleri araştırmak için CDC’den (Central Disease Control) araştırmacılar gelmişti.
Boris arandıklarını tahmin edip Kanada veya Meksika’ya gitmeleri gerektiğini söyleyip duruyordu ama Boriella’nın yeni sahip olduğu bu gücü kullanmak gibi bir planı vardı.
Ebeveynlerinin sevgisinden yoksun bir şekilde, tanrının unuttuğu bir yerde büyümüş olmak içini nefretle doldurmuştu. İnsanların onu sevmeyeceğini biliyordu ama nefret etmelerini sağlayabilirdi. Umursamamalarından iyiydi! Tabii kardeşi Boris bunu anlamayacak kadar saftı. Bu nedenle önce California’ya gitmeyi oradan da Meksika’ya geçmeyi teklif etti abisine... Boris, kardeşinin bu uyumlu tavrından şüphelendiyse de planını kabul etmesine sevinmişti.
California’ya gittiler ve Meksika’ya gitmek için yeterli parayı biriktirmek için her türlü işte çalıştılar. Daha doğrusu Boris öyle olduğunu sanıyordu. İsimlerini değiştirip geçmişi arkalarında bıraktıklarından o kadar emindi ki Boriella bir gün Holywood’da ikisi için de bir iş bulduğunu söylediğinde hiç tereddütsüz kabul etti.
SilBrikaç yıl sonra zehirli öpücüğü sayesinde tüm rakiplerini ekarte edip hızla yıldızlara uzanan merdiveni çıkan Boriella artık çekici bir genç kadın olmuştu. Bu da işini kolaylaştırıyordu. Kurbanı kadın ya da erkek olsun bir şekilde ona yaklaşıyor ve ölümcül öpücüğünü kullanıyordu. Ölümler için genelde aşırı doz veya o günlerde yeni yeni tanımlanan AİDS hastalığı sebep gösteriliyordu. Zaten bir aktörün/aktristin ölümü ne zaman iyi bir şekilde araştrılırdı ki?
Ama Boris kendi araştırmasını yapıyordu. Parçaları birleştirmesi uzun sürmedi. Ama ne yapacaktı? Ailesinden tek kalan kişiyi hapse mi attıracaktı? Hem Holywood’daki bu güzel yaşantıyı ona borçluydu. Tabii sevdiği kadını da burada tanımıştı. Herkesin beğendiği gelecek vaadeden genç aktris Meg Ryan ile bir film setinde tanışmışlardı. Henüz arkadaşlık aşamasındaydılar ama ikisi arasındaki çekim hemen farkediliyordu. Eğer gerçek ortaya çıkarsa herşey mahvolurdu...
Fakat bilmediği bir şey vardı Boris’in... Meg Ryan kısa bir süre önce Boriella’nın elinden bir rolü kapmıştı ve dolayısıyla ölüm listesine birinci sıradan giriş yapmıştı. İronik bir şekilde filmin adı Rich and Famous (1981) idi. Boriella için zengin ve ünlü olmanın önündeki sembolik bir engel olmuştu zavallı kız...
Meg ile erkek kardeşi ile aralarındaki yakınlaşmayı öğrenen Boriella bunu geç kıza yaklaşma fırsatı olarak kullanmaktan çekinmedi. Bir gece onu daha iyi tanıma bahanesi ile eve davet etmiş ve sarhoş olmasını sağlayıp öpmüştü. Birkaç gün sonra kız hastalandığında Boris, kız kardeşinin aslında bir canavar olduğuna ikna olmuştu. Onu durdurmalıydı. Fakat önce hastaneye gidip sevdiği kadınla vedalaşması gerekiyordu.
Hastanedeki yatağında adeta melek gibi uyuyan kızın yanına oturdu. Elini tuttu. Onu sevdiğini ve tüm bunların bir bakıma kendi suçu olduğunu söyleyip günah çıkardı. Ama bu vicdanını rahatlatmamıştı. Muhtemelen öleceğini bile bile Meg Ryan’ın dudaklarına son bir veda öpücüğü kondurdu. Ve ardından kız kardeşini durdurmak için oradan ayrıldı.
Ama geç kalmıştı. Boriella artık bir arada olamayacaklarına karar verip ortadan kaybolmuştu. Ünlü insanların peşinden yalnız gidecekti.
Birkaç gün sonra mucize eseri Meg Ryan iyileşti. Boris “mucizenin” aslında kendi öpücüğü olabileceğini düşündü. Çünkü Meg’i öpmesine rağmen hasta olmamıştı. Ayrıca yıllardır kardeşiyle birlikte yaşamış, aynı çatal kaşığı kullanmışlardı. Hastaned e tanıştığı bir arkadaşına rica edip laboratuar testleri yaptırınca gerçek ortaya çıktı. Kendi vücudundaki bakteriler kız kardeşinin vücudundakilerin doğal düşmanıydı.
Artık ne yapması gerektiğini biliyordu. Ne zaman bir aktör/aktris hastaneye kaldırılsa ziyaretçi gibi gidip onu öpecekti. Maalesef bu durum Meg Rayn ile olan ilişkilerinin sonunu getirdi. Magic Johnson’ı öperken hasta bakıcı tarafından yakalanmıştı. Ama gerçeği açıklayamazdı. Sevdiği kadının, onun bir sapık olduğunu düşünmesine izin vermek zorundaydı. Bu geçmişteki hatalarının bedeliydi.
The End?
Ford Yedek Parça 'larda Güvenilir Hizmet Mükemmel Fiyatlar. 7/24 Online Toptan, Perakende Satış
YanıtlaSilwww.fordmerkez.com
Radikal'e göre değil, Prof.Dr. Barbaros Çetin'e göre. İlla birini eleştirecekseniz bari kişiyi doğru seçin. Radikal kendi g*tünden uydurmuyor yazılanları.. Barbaros Çetin'in profluğuna dil uzatamıyorsunuz ona yer veren radikale laf atıyorsunuz. Nerde kaldı sizin bilimselliğiniz, tarafsızlığınız.. Radikal okuyor muyum ? Hayır.
YanıtlaSilVasat bilim haberciliğini değil vasat bilimcileri eleştirin bayım!!
1- Kendi blogumda neyi yazıp neyi yazmayacağımı elbette size soracak değilim. Hizmet sağlamıyorum, kimse için birşey yazma zorunluluğum da yok, sizden azar işitmeye meraklı değilim. 2- Bay değilim, siz de internette iki satır yorum yazmadan önce kendi varsayımlarınızdan kurtulun. 3- Elbette gazeteleri de eleştireceğim, bilim haberlerini kontrol edecek bilim editörü yok mu? Bu işler neden dünya standartlarında yapılmasın Türkiye'de de? 4- Bilimcileri de gazeteleri eleştirdiğim kadar eleştiriyorum, birçok defa Türkiye prof'larını da eleştirdim: http://www.bilimbilmiyim.com/2013/10/bu-universiteyi-basmn-uzerinde-tasrm.html#.U_NsBvlHB0c , http://www.bilimbilmiyim.com/2014/03/kays-cekirdegini-doldurmayacak-endustri.html#.U_Nr-PlHB0c 5- Kendi duvarınıza istediğinizi yazın, beğenir ya da beğenmezsiniz. Gelip illa bana bir çift laf edecekseniz ''GAZETELER NEREDEN BİLSİN?''den daha fazlasını söylerseniz belki zamanımı bu yorumu yazmaya harcamamış olurum. Bu dünyada bilim editörlüğü diye bir meslek de var, buna para ve kaynak ayıran gazeteler de.
SilAysu hanım yazılarınızı gülmekten gözlerimizden yaş gelerek okuyoruz. Gerçekten çok başarılılar. Aynı seriden aşağıdaki haberi de incelerseniz bizi çok sevindirirsiniz, onun da içi hazine dolu.
Silhttp://m.haberturk.com/saglik/haber/1007980-lyme-hastaligi-insanligi-tehdit-ediyor
Yunus Emre bey, haberin kaynağını aldığı sunumun linki aşağıda. Her ne kadar sunum sahibi bazı spekülatif açıklamalar yapmış olsa da, videodan yapabileceğimiz en önemli çıkarım herhalde gazetecilerimizin abartma sevdalısı olduğu.
Silhttp://www.mynet.com/tv/dogan-haber-ajansi-izle-prof-dr-cetin-sinsi-lyme-hastaligina-dikkat-vid-1946976/
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil