9 Ekim 2013 Çarşamba

Bu Üniversiteyi Başımın Üzerinde Taşırım!

Bu sabah güne uyandığımızda, bütün ana akım medya kuruluşlarının sayfalarında (Hürriyet'in ana manşeti de dahil olmak üzere) patriotizm, reklam ve bilim en şık şekilde harmanlanmış, haber yapılmıştı.
Daha önce Erke dönergeci ile yaşadığımız heyecanın bir benzeri, bu sefer Rize'den göz kırpıyordu. İşte farklı gazetelerde, hemen hemen aynı şekilde muştulanan büyük gelişme:

Milliyet: Türk Doktordan Büyük Buluş
Hürriyet: Tüm Kanser Hücrelerini Öldürmeyi Başardı
Habertürk: Kanserin Yüzde Yüz İlacını Bulduk
Zaman: Kanserin Yüzde Yüz İlacını Bulduk
Star: Kanserin İlacı Bulundu


Kısaca, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Farmakoloji Anabilim dalı başkanı Halis Süleyman, adını sır gibi sakladıkları bir bitkinin, kanser hücrelerini %100 öldürdüğünü, bu şekilde mide ve pankreas kanserini yendiklerini açıklıyor. Bitkinin adı sır gibi saklanıyor. Türkiye'de devletten destek bekleniyor, 'malesef tıp alanında ülkemizdeki üretim politikası sıfır!' diye şikayet ediliyor. Kısacası Halis Süleyman'a destek verseniz, şimdiye Nobel ödülü Rize Bilim Müzesi'ndeki haklı yerini almış, Rize sokaklarında parkeler Nobel'den gelen para ile döşenmişti.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nin geçmişte 50 yıl önceki araştırmaları basın bülteni olarak yayınladığını ve sigaranın sağlığa zararlı olduğunu tekrar keşfettiğini daha önce bu blogda işlemiştik. Bu sefer de henüz yayınlanmamış bir bilimsel çalışma ile sağlık endüstrisinin paradigmalarını değiştireceklerini duyuruyorlar. Anlayışla karşılıyoruz, yeni kadro kupaya odaklanmış, Halis Süleyman üniversiteye bağlılık yemini etmiş:
Atatürk Üniversitesi'nden Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne geldim. Bu üniversiteyi başımın üzerinde taşımak istiyorum. İnşallah destek alıp bu çalışmalarımızı en kısa zamanda sonuçlandırırız.
Destek konusunda oldukça sıkıntı var, sayfa baştan sona şikayetlerle dolu:
Maalesef ülkemizde üretim politikası yok.
Tüm dünyanın peşinde olduğu çalışmaya Türkiye’den gereken destek sağlanmıyor. 
Genelde duymaktan ve konuşmaktan zevk aldığımız bu 'keyif veren hayıflanma' hali, aslında bir algoritma. Türkiye'den çıkan bilimsel çalışmalar gazeteler tarafından haber yapılırken, rastgele bir biçimde şu cümleler ekleniyor: Bütün dünya bu Türk'ün peşinde, Beyaz Saray bu adamı konuşuyor,  O'na Türk lokumu diyorlar, Destek sağlansa Türk sinir hücreleri beyinden taşar dünyayı ele geçirirler, ve benzeri.

Haberde aktarılan çalışmasına dönecek olursak, Sayın Süleyman, çalışmanızı basmamışsınız, bitkinin ismi bilinmiyor, bütün dünya neden sizin peşinizde olsun? Bütün dünya ruh hastası mı? Öncelikle, hücrelere kolonya dökersek de yüzde 100'ü ölüyor. Kanser hücrelerinin hepsini öldüren bir maddenin, mekanizmasını merak etmediniz mi? Bu konuda çalışmalarınız var mı? Farelerinizin tümör yapma oranı nedir? 'Farelerde kanser gelişmedi!' ne demek? Tümör üretmeye meyilli hayvanların tümör yapmasını mı engellediniz (ki bir şeyi engellediğinizi kanıtlamak daha zor) yoksa mevcut tümörü mü yok ettiniz? Bu çalışmayı ciddiye almayı burada bırakıyoruz. Son olarak, yüzde 100 çalıştı nasıl bir istatistik?

Halihazırda 'ilaç buldum!' dedikten sonra klinik deneylere girip insanlarda test edilen ilaçların sadece 5000'de 1'i yeterince kullanışlı bulunuyor. Kısacası, deneyler gerçekten güvenilirse de şansının 5000'de 1 olduğunun altını çizelim, ve basına yansıyandan çok çok daha temkinli davranılması gerektiğini hatırlatalım. Bütün dünya ilaç devleri böyle bir ilaç için birbirlerini yiyeceklerine, Türkiye'nin ve birbirlerinin kuyusunu kazacaklarına, birleşip altılı ganyan oynarlar. Sadece Türkiye'de değil, halihazırda tüm dünyada laboratuvar aşamalarından başarılı çıkan birçok kimyasal, kanser ilacı olma yolunda eleniyor.

Ana akım medyanın yorum sayfaları ise, yine birbirinden renkli isimlere ev sahipliği yapıyor:




Endişeli bilimsever Hakan: Bu insanlara çok acil sahip çıkılmalı!
Tezcanlı girişimci Can: Üretin derlerse üretiriz ne demek yaa
Realist Abdullah: İyi güzelde be kardeşim bu kanser olayından yılda 1,5 milyon insan ölüyor belki ama o kanserdende kaç milyon insan ve şirketler ekmek yiyor geçim sağlıyor haberin varmı? Kimse sana kolay kolay izin vermez, o buluşun sonu eninde sonunda unutulmaktır bunu unutma.
Adı üzerinde YORUM CANAVARI: Türkiye'nin ve insanların sizin gibi hocalara çok ihtiyacı var....

Bilmiyim yetişmese, kansere çare bulunduğunu sanacağız....
Bir saniye o da nesi, Halis Süleyman 2007 senesinden beri bir çok hastalığa çare buluyor:






Öncelikle, kafamız karıştı. Mide kanserini zaten 2009 yılında ekibiyle yendiiklerini açıkladı. O zaman neden hala ekibiyle beraber mide ve pankreas kanserine ilaç arıyor? Ülser ve ninelerimizin en önemli hastalığı olan 'yağmur yağacak dizlerim ağrıyor' sendromunun da kökü kurutulmuş. Haberleri detaylı okuduk. İlginç bir şekilde ortak noktaları, üç çalışmanın da vücuttaki adrenalin ve kortizon seviyelerine bağlanması.

Neden hala tıp dünyasının bu çalışmalarda bulunan ilaç ve tedavilere yoğunlaşmadığını Amerika'nın büyük oyununa, Tübitak'tan destek verilmemesini insanımızın hiç değer bilmiyor olmasına, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinin bilim araştırmalarını da tamamen deliliğe bağlayabilirsiniz. Bir sonraki üniversite basın bülteninde görüşmek üzere, şimdilik bu kadar.

Önce kafalarını taşlara vurup, sonra haberi bize ulaştıran İstem Fer, Burak Tekin, Semir Beyaz, Mehmet Akçakaya, Doruk Destan, teşekkürler!



59 yorum:

  1. kesin lab'ın elektrikleri falan kesilmiştir geceleyin ondan ölmüşlerdir o hücreler... yaşanmış hikaye :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili Onur buraya yazarak harcama bu fikrini, çabuk bütün gazetelere faks çek, elektrik kesintisi kanseri yüzde 100 öldürüyor!!!!11!!

      Sil
  2. Şahane bir yazı ve tespit olmuş. Ama sanyorum bu yazıları yazmanızın sebebi vücudunuzdaki kortizon ve adrenalin seviyesine bağlı. Büyük geçmiş olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahahaha. teşekkür ederim.

      Sil
    2. Arkadaslar yapilan kanser calismasi yayinlanmis ve patenti alinmis

      Sil
  3. Ya ben aslında %100 yok ediyor dedikleri için biraz inanmaya meyilliyim, sonuçta %100 diyor adam, arkasında durmuş malının.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben olsam inandırıcı olsun diye küsüratlı sallardım. %97,3 filan

      Sil
  4. Hoca eline saglik. Tabi bu dolaylama da Recep Abi universitesinin de yeri vardir buyuk ihtimal.

    YanıtlaSil
  5. Yazı için tebrikler. Gayet eğlenceli ve vahim bir tablo. Lakin bir sorum olacak. Niçin yazınızı etiketlerken "Türk-İslam öğeleri" diye bir etiket koyma gereksiniminde bulundunuz? Türklüğü anladım da İslam'ı anlamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. inançla ilgili. mesela bakın dr. halis süleyman gayet inanmış %100 kanserin çaresini bulduk diyor. tekrar sorun, %100 allah var da diyecektir.

      Sil
    2. Merhaba, 'türk islam öğeleri' etiketi, blogdaki yazıları farklı kategorilerde toparlayan etiketlerden biri. Sadece bu yazı için uydurulmadı yani :). Genelde türk veya islam veya ikisini de kapsayan gelenekleri, bilimsel dayanağı olmadan, bilimsel dayanağı varmış gibi 'öven' yazıları bu etikette topluyorum. Blogda bu etiketteki diğer haberlere bakarsanız 'gül suyu hafızaya iyi gelir' gibi haberler de var, bunun dışında her ramazan ayında da oruçla iilgili kafadan atma en az bir haber çıkıyor. Bir de hurma yazısı var listede bekleyen...Neyse, kısacası türk öğeleri ve islam öğeleri içeren bilim haberleri aynı motivasyonla yazıldığı için ('hadi kendimizi övüp bilimmiş gibi yazalım') tek bir etikette birleştirdim. Yoksa bu yazıda islami bir öğe yok. Not: Elbette isteyen türklüğü veya islamı övebilir. Ama işin içinde bilim yoksa, bilim bu işe alet edilmemeli.

      Sil
    3. Çünkü o da bilinçaltılarına böyle empoze etmeye çalışıyor düşüncesini. İslamî bir vurgu mu var haberde? Yok. Bir dinle bir ırkı kullananları aynı kategoride tutmak çok manidar geldi bana. İçinde bir hassasiyet barındırıyor.

      Sil
  6. Bir haberin pesinden bayagi bir arastirma yapmissiniz, guzel bir yazi ve tespit olmus. Bu haberler ile ilgili 2 noktayi sorun olarak goruyorum.
    1. Bilimsel arastirmalarin isleyisinden habersiz olan veya haber uretmenin cazibesine kapilip sorumlulugu gozardi eden muhabirler vasitasi ile ara ara "kansere care" haberleri ortaya cikmakta. Kanser hastasi yakini olan, bir umut diye bekleyen insanlara haksizlik diye dusunuyorum. Eger bu haberlere inaniyorlar ise, defalarca hayalleri yikilmis ve kandirilmis oluyorlar, olum kalim gibi hassas bir mevzuda.
    2. Herkes herseyi oturdugu yerden konusuyor. Bilmiyorum deme huyu yok kimsede. Bazen iltifat etmemek gerekir asparagas haberlere. Kac gundur, bircok haber sitesinde, bu haberin basliklarini goruyordum ama basliktan yola cikip icerigi az cok tahmin ettigimden oturu hicbirine tiklayip okumamistim. Az once yukarda okumus oldum, oyle haberim oldu :)

    YanıtlaSil
  7. "Atatürk Üniversitesi'nden Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne geldim. Bu üniversiteyi başımın üzerinde taşımak istiyorum. İnşallah destek alıp bu çalışmalarımızı en kısa zamanda sonuçlandırırız..." ilk cümleye dikkat!!! Bilinçaltına saldırı var... Yemezler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İslam ve bilim yan yana olmuyor. Ondan olabilir mi?

      Sil
    2. İslam, islam gibi yaşansa gayet de bilimle yanyana olur. Lütfen kişilerin öküzlüklerini sistemlere mal etmeyelim. Nasıl ki şu an da Türkiye'deki durumlardan demokrasiyi sorumlu tutamazsak -çünkü adı öyle olsada demokrasi ile yönetilmiyoruz- İslam'ın İ'sini bilmeyen bir şaklabanın "dinimiz amin" diyerek gezmesinden dolayı İslam'ı sorumlu tutamayız. Böyle bir söylem, farklı bakış açısından şöyle de yorumlanabilir;
      "Bilim ve İslam yan yana olmuyor. Ondan olabilir mi?"

      Lütfen ön yargıyı bırakalım. Şu linkdeki örnekler, bu yorumumun kaynağı hakkında ufak bir fikir vermesini umut ederim.
      http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCsl%C3%BCman_bilim_adamlar%C4%B1_listesi

      Saygılarımla.

      Sil
  8. tipik şarlatan. sözlüklerde "şarlatan" sözcüğüne verilebilecek ideal örnek. başka sözüm yoktur.

    YanıtlaSil
  9. Şimdi vatandaş, şu elimde görmüş olduğunuz ilaç bilmukabele cümle illetin çeresi olup, hediyesi 100TL'den satılmaktadır. Türk mühendis, mimar ve doktorlarının el emeği göz nuru olan bu ilacı içip de iyileşmedim diyen her sayın vatandaşımıza parasını iade etmekteyiz. Bu görmüş olduğunuz ilacı aldığınızda yanında bir adet alzaymır, bir adet felç ve bir adet de kellik merhemine ücretsiz olarak sahip olacaksınız. Gel vatandaş gel, türk biliminin son icadına gel! Hadi bitiyor kardeşim, daha ne bekliyorsun, gel, çekinme!

    Allanın embesil Kemal Sunal bilima adamı bozuntuları.

    YanıtlaSil
  10. Bir de "Çoktan buldular kansere çözüm de saklıyorlar" lar var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "işlerine gelmez çözüm bulunması bu araştırmacımız da öldürülmese bari :// 'cilerle birlikte dolaşıyorlar.

      Sil
  11. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/7906547.asp?top=1

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu, sanırım daha çok habercinin uçması olmuş. Haberdeki akademisyen daha aklı başında anlatmıştır gibi geliyor :)

      Sil
  12. Helal olsun, güzel çökertme, elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. Yalnız çok ahlaksızca saldırılmış. Anlayışlı olun doğrudan suçlamayın insanları.

    YanıtlaSil
  14. turk muhendisler suyla çalişan araba yapti ! %100 çalişiyor . (fifa 2007 turkce yamasi hediyeli)

    YanıtlaSil
  15. %99.9 falan deseydi televizyonda da reklam döndürebilirdi aslında neden bu kadar ucuza kaçmışlar bilemedim.
    bkz. reklamın iyisi kötüsü olmaz
    A.G.Ü'den de bir hamle bekliyoruz böyle tek cepheden olmaz.

    YanıtlaSil
  16. çok acıdım , illa birşey bulmak zorunda değilsiniz , bulunmuşları iyi kullanmayı öğrenseniz, bulacak adamlar işini yapsın ,

    YanıtlaSil
  17. Kanserli hucreleri tumuyle oldurmus de saglikli hucreleri de oldurmus mu? Olen farelerde %100 oraninda kanser gelismez. Hemen Nature'a bir makale yaziyorum :)

    YanıtlaSil
  18. Adamın uluslararası dergilerde yüzün üzerinde yayını var bunun doğruluğuna ihtimal vermeyeceğiz ama kıytırık bir blog yazısını ve yazarını kale alıp altına istihza ile onlarca yorum yapacağız öyle mi? Blog'a biraz göz gezdirince izleyici profili hemen zihnimde oluşuyor. Bu profil kendinden olmayan hiçbir şeye inanmak istemez. Bu sahte ruhların tatmin oldukları ve beslendikleri tek şey alay etmektir. Bunların tek tanrıları vardır o da kendileridir. Bu üstün beyinliler familyasının her türlü mutlak bilgiye bedenlerin üzerinde taşıdıkları o birkaç kilogramlık ve sadece kendine ait organlarıyla ulaşmaları mümkündür. Bunların kalpleri ve ruhları öyle karanlığa büründürülmüştür ki güneş sönse yumurtaya dönse, dünya bölünse şeftali olduğu görülse bunlar gördüklerine bile inanamazlar. Çünkü bir şeye inanmak yürek ister, ruh ister, teslimiyet ister. Hayat istemeyle başlar. İstemeyen inanamaz. Hadi oğlum altı altı diyip zar atmaktır inanmak. Zarların dönüş çapından, atış hızından, momentumundan hesap yapmak değildir inanmak çünkü tanrı zar atmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genelleme yapiyor gibi gorunmeyeyim ama o kadar desteksiz salliyorsunuz ki. Bilimsel dusunce tarzini benimsemis insanlar icin bir seye inanmak yurek, ruh veya teslimiyet degil laboratuar ortaminda tekrarlanabilir deneysel sonuc, ispat, kanit ister. Zaten "sizinle" "bizim" aramizdaki asil fark da bu.

      Hadi simdi gidin yok tanri zar atmaz yok efendim saat varsa saatci de var gibi yuzlerce senelik bayat argumanlarla mesnetsiz dayanaksiz inancinizi rasyonalize etmeye calismaya devam edin.

      Ege Universitesi'nden Ahmet Yildirim'in da 270 yayini var uluslararasi dergilerde ama bu onun da ahlaksiz bir sarlatan oldugu gercegini degistirmiyor.

      Sil
    2. Peki öyleyse madem bu kadar bilimsel düşünüyorsunuz bu adamın böyle bir etken maddeyi bulmadığına ve şarlatan olduğuna dair kanıt, ispat ve sonucunuz nerede?

      Sil
    3. Sizin kadar güzel demogoji yapan az insan vardır herhalde Çetin bey çok güzel demiş iddia ediyorsan kanıtını göster diye sizi cevabınız ise doğrudan ben ispat edemiyorum karşımdakine saldırayım şeklinde, siz zihni zayıf bir canlısınız Mehmet bey

      Sil
    4. Birinci olarak bir şeyin yokluğunu ispat etmek diye birşey yalnızca lafta var olabilir. Ancak bir şeyin varlığı ispat edilebilir tabiki bu bilimsel düşünce tarzında tartıldığı zaman. Ve siz çıkmış burda diyorsunuz ki bu adamın böyle bir ilacı bulmadığını ispat et kanıtın nerde. Ama daha ortada Prof. Dr. ünvanını almış bir bireyin bulduğunu iddaa ettiği o tedaviyi bulduğunun bile kanıtı yok. Kısaca ortada bulunup ta biyolojik ve kimyasal olarak ispatlanmış bişey yokken bunun doğru olmadığını ispatlamak bırak bilimsel düşünceyi aptallık çerçevesinden bile anlamsız bir istek.

      Şarlatan olduğuna dair kanıt olarak sunmasam da bunu şöyle bir gerçek var ki kanser çok çok uzun yıllardır can alan ve git gide daha fazla miktarda can almaya devam eden bir hastalık. Ve iddaa ya göre bulunan çözümün bitkisel olduğu söyleniyor. Böyle hassas bir konuda böyle basit bir tedaviyi bulduğunu iddaa edip sonrada bunu sır gibi saklıyoruz gibi bir açıklama yalnızca şarlatanlık seviyesinde kalıyor.

      Ama burda size ne denirse densin bilinen o ki sizde o eleştirdiğiniz inançsız insanlar gibi kendi bildiğiniz kendi inanındığınız gerçekten bir adım bile olsun dışarı çıkmayacaksınız. Ve gerçekten aşikar olan bazı şeylere rağmen inanmaktan vazgeçmediğiniz bazı yanlış durumları savunmaya devam edeceksiniz.

      Sil
    5. Ben bulmuştur veya bulmamıştır şeklinde hiçbir argüman ortaya atmadım. Siz bu adamın iddiasına karşı ortaya bir iddia atıyorsunuz, ortaya hiçbir kanıt koyamıyorsunuz ve bu size parmak ısırtıyor. Benim eleştirdiğim nokta ve ortaya koyduğum profil işte bu profil. Ben evet bulmuştur demedim, bulmamıştırda demedim. Birkaç sene sonra böyle bir buluşun olmadığının ispatını zamanın kendi gösterecek. Yokluğun ispat edilemeyeceği sözü de gerçekten yok hükmünde bilime karşı hakaret içeren bir sözdür.

      Bana zihni zayıf demiş olabilirsiniz doğrudur herkes sizin gibi sivri zekalı olmayabilir Ekin bey. Ben ruhu çürümüş, yok olmuş yürüyen bir et yığını olmaktansa az zeki olup ruhumun ebediyetine doğru yürümeye devam edeceğim. Benim kimsenin inancıyla olan bir sıkıntım yok. Kimseye saldırdığımda yok. Ben bir eleştiri yaptım ve bu profilin sarkastik düşünce yapısından bahsettim. Bu da benim düşüncemdi ve sarkastik olanları rahatsız etti.

      Sil
    6. Anlamayışınıza hayran oldum Mehmet Bey. Durum şuna benziyor; kıç cebinde bir yıldız tornavida ve bir pense, kulağının arkasında iki ucu açılmış bir kurşun kalem taşıyan mobilyacı bir arkadaş, bizi Mars'a götürecek iki kalem pille çalışan bir gemi yaptığını söylüyor. Eğer destek alırsa tek kalem pille de bu seyahat gerçekleşebilir. Ruh sağlığı yerinde ve ilköğretimi başarıyla tamamlamış her insan haliyle "nerede bu gemi" diye soruyor. Sizin cevabınız şu: "Hayat istemeyle başlar. İstemeyen inanamaz. Hadi oğlum altı altı diyip zar atmaktır inanmak."

      Hayat istemeyle başlamaz, bizim türümüze benzer canlılarda bir yumurta ve bir sperm gerekir. Kumar oynuyorsanız hadi oğlum diyerek zar atabilirsiniz, hakikaten bilime benzer bir etkinlik içindeyseniz yapmanız gereken şey daha farklı. Verilerinizi sınanması için akademiye sunar, bulgularınızın kabul edilmesini sağlarsınız. Sen çıkıp 'ben şunu yaptım' diyorsun, sonra da 'hadi yapmadığımı ispat et' diye efelen, insanda biraz utanma olur. İspat yükümlülüğü bu durumda nerede bu gemi diye soran kişiye değil gemi yaptım diyen kişiye aittir. Ne yok hükmünde, ne bilime hakareti? Bu kadar basit bir meseleyi sanki bilim felsefesinin ciddi bir problemi imiş gibi bulandırmak ne Allah aşkına? Vay bilime hakaretmiş vay yok hükmündeymiş.

      Erke dönergeci yaptılar bu ülkede arkadaş, zakkumdan kanser ilacı yaptım diye birileri çıktı da bu memleketin zakkum yetişen güzel beldelerinde, zakkum kaynatıp kaynatıp içerek öldü insanlar. Ne diyeceğiz, o zakkum kaynatanlar inanmadılar mı yeteri kadar, bu mudur yani, böyle mi başlıyor hayat? Bir manzaranın güzel olup olmadığından bahsediliyorsa 'o da senin düşüncen' olabilir. Kanser adrenalin, kortizon ve turşu suyu ile tedavi edilebilir diye bir hipotezin varsa o senin düşüncen olamaz, sence olmaz, sen inandığın için olmaz. Bu, birbirine üstün olmayan sonsuz sayıda yorum alanı değil, insanlar ölüyor çünkü. Sarkastik mi oluyoruz böyle söyleyince olsun, şarlatanlıktan evladır.

      Sil
    7. Sevgili Ekin, Eray ve Ulas yazmayi dusundugum tum noktalari yazmislar zaten, bana sadece yazdiklarinin altina imza atmak dustu. Ulas'in yazdigindan su alintiyla bitireyim:

      "Sarkastik mi oluyoruz böyle söyleyince olsun, şarlatanlıktan evladır."

      Sil
  19. Kusra bakmayin Pubmed'de 81 makalesi var ama makalelerin basildigi dergilerin adini bir bilim insani olarak hic duymadim. Son makalesi Indian Journal of Pharmacology'de basilmis. Ben Fotomac'taki futbol maci tahminlerini daha bilimsel buluyorum.

    YanıtlaSil
  20. nedense aklima bu geldi:

    http://www.youtube.com/watch?v=cnLJFKAGjow

    YanıtlaSil
  21. 5000'de bir istatistiği genel ilaçlar için mi yoksa sadece kanser ilaçları için mi?

    YanıtlaSil
  22. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  23. medyanın mucizeleri sayesinde kansere çare bulmayan kalmayacak , hem de %100.

    YanıtlaSil
  24. 1 kanserde cok ama cok önemli olan bir durum var :hastayi bir sekilde bir made meyve veya bir ot gibi seye inandirip onun iyi geldigini söylep ve hata bu hastaligi yok etdigine inandirmak gercekten %100 cözüm oluyor ve bilim dunnyasi bunun farkinda aslinda sadece bir ot inancla bir kanser gibi hastaligi yendigine dair bir cok örnek var böyle haberler nekadarda yalan olursa olsun eger bir kanser hastasina pskolojik destek saglayacaksa ozaman sizin yapdiginiz bence hic dogru deyil hatta bunu haberinizi okuyan binlerce kanser hastasinin hastaligin dahada ilerlemesine neden olur umarim bu yükü tasiya bilirsiniz

    saygilar

    YanıtlaSil
  25. Ben yazıyı bir sorgulama ve eleştirme olarak okudum ve az-çok bilimsel metoda aşina birisi olarak " kansere çare bulma" gibi çok iddialı bir araştırmanın haberleştirilmesindeki garabet dikkatimi çekti. Bu nedenle yazı icindeki tespitlerin ve değerlendirmelerin büyük kısmına katılıyorum.

    YanıtlaSil
  26. benim oturdugum yerden sayin prof. dr bey kansere care bulmus gibi geldi. Kendi memleketimizde yetismis bir insanin bu sekilde bir kalemde harcanmasini icime sindiremiyorum. Yarin obur gun Dr. Oz gibi amerika'da kansere care bulan doktor olarak program yaparsa kimse sasirmasin.

    YanıtlaSil
  27. ayrica inancli insanlarin kanseri yenmesi konusunda dalga gecilmesi de hic hos diil. Mesela benim anneannem haciydi ve pankreas kanseri olmustu. Bilen bilir pankreas kanseri genelde ilk 1-2 ayda adami goturur. Anneannem de kanser olduktan sonra cok dua etti.. Hepimiz ettik butun aile. Ve inanirmisiniz bir mucize oldu..Kanser anneannemi yenemedi.. Anneannemi kanser teshisinden 1,5 ay sonra emboliden kaybettik...

    YanıtlaSil
  28. Kortizon'un IQ üzerindeki etkisi de araştırılmış mı acaba? Mesela Leonardo da Vinci'nin IQ'su 220'ymiş. Bu kortizon etkisinden kaynaklanıyorsa eğer, 220 IQ'lu insanlarla sıkça karşılaşabiliriz.
    Ve bu 220 IQ'lu insanlar belki de o 220 IQ'yu bulan insanlar üzerinde çalışıp 400'lü 500'lü IQ'lar elde ederler. O zaman bir çok sorunu çözmüş olucaz. Uçaklar yerine düşünce gücü ile marsa uçup gelecekler. Yakıt masrafı falan da olmayacak eğer böyle birşeye destek verilirse :)

    YanıtlaSil
  29. Orta boy ve küçük buluşlara yüz vermeyen, insanlığın bilimsel ve teknolojik evriminin küçük birikimlerle değil büyük sıçramalarla olduğunu/olması gerektiğini düşünen doktorlarımızdan bir büyük buluş daha! Kanser yine yenildi!
    Ben bu ülkedeki doktor-farmakoloji ve kanser arasındaki ilişkiyi süper kahramanların baş kötülerle ilişkisine benzetiyorum. Kahramanımız baş kötünün planlarını bozar, onu yener ve yakalar. Sonra? Öldürmez ve muhtemelen kaçabileceği bir hapishaneye atar. Filmin sonunda da kötü adam:
    “Bu sefer sen kazandın. Ama gelecek sefere…” deme fırsatını bulur her zaman.
    Yıllardır yenile yenile yenilmez olan kansere bir şifa da Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden geliyor. Bu bir bulut! Bu bir uçak! Hayır bir kuş! YOOO hepiniz yanıldınız! Bu bir bitki!
    Kanser yenen, ülser tokatlayan, Aids gıdıklayan, sıtmaya sırıtan bir ot!
    Bazen düşünüyorum da acaba çocuklarımıza Gılgamış destanından bahsetmesek mi? Zira ölümsüzlük otu fikri bu küçük dimağlara o yaşta kazınıyor. Bi de kaşağı korkusu…

    Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Farmakoloji Anabilim dalı başkanı Halis Süleyman ki hikayemizin kahramanı olur kendisi, macerasına Atatürk Üniversitesi’nde başlamış. Mide kanseri ve ülsere çare bulup, yağmurun yağacağını önceden bilenin kortizon denen mistik-ruhani bir madde olduğunu ortaya koymuştur. Atatürk’den beklediği takdiri (hatta en azından bir teşekkürü) bulamayan doktorumuz, durumun Atatük’ün ölmüş olmasından (neyse ki kalbimizde yaşıyor) kaynaklandığını farkedince yaptığı ilk iş, yaşayan bir liderin üniversitesine tayinini istemek olmuş.

    Üstün görüş yeteneği sayesinde mikroskoptaki incelemeleri mercekleri kullanmadan yapabilen (bkz. Foto) doktorumuz kısa sürede bu yeni ortama alışmış, kök salmış, serpilmiş.. Ve hemencik bir kanser şifası daha buluvermiş. Bulabileceğiniz en halis Süleyman olan doktorumuzun önündeki tek engel (henüz çalışmasını yayınlamadığı bilim dünyası hariç) söz konusu bitkinin hangi mevsimde ekildiğini bilmemesi gibi görünüyor. Yoksa bir üniversite kanseri iyileştirdiği idda edilen bir bitkiyi yetiştirmek, içindeki etken maddeleri analiz edip ayrıştırmak ve bu madde/maddelerle deneyler yapmak için hükümetten neden destek istesin ki? Bunlar zaten bir üniversitenin yapabileceği şeyler olmalı. Tek başına yapamıyorsa Atatürk üniversitesi’nden yard…. Oh! Pardon. Doğru ya! O hiç olmaz…

    Sanırım yorumumu, bizzat kendi üstümde denediğim ve başarılı olan bir kanser ilacının reçetesini vererek bitirmem uygun olur:
    UMUT FAKİRİN KANSER İLACIDIR!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki o kadar cümleyi boşa kurmuşsunuz kanserin patenti alındı. Buna cevap olarak ne yazcaksınïz cok merak ediyorum.

      Sil
  30. Gercekden bati yapilan yorumlar beni yazidaki arastirmadan daha cok sasirtti. Insanlarimiz ne zaman bu kadar cahil ve sorgulamaz oldu. Tabi biz boyle olunca da bu tür haberler ile kendi egosunu arttirmaya calisan insanlari anliyroum simdi. Liseyi gectim ilkogretimde ogreniyoruz hucre biyolojisini ve hucrenin canililigi icin karmasik ve muhtesem bir harmoninin gerektigini.Sonra biri geliyor mekanizma aciklamadan hucrenin nasil oldugunu anlatmadan ben bitki ile besledim öldürdüm dabadabaduuuuuuuuuuuu diyor ve sizde sorgulamadan aman disgücün oyunlari yazik ediyorlar bize diye don kisot misali yel degirmenlerine saldiriyorsunuz.
    Ben genetik dalinda doktora yapiyorum. Ve sizi temmeni ederim ki bu isler bir ot yedirme ile yürümüyor ah keske yürüse de biz de dag tepe dolasip elimizde otlar ile laba dönüp fareciklerimizin ( yada diger model organizmamizi ) basini oksayip o otlari yedirsek. Sonrada mikroskop onune gecip " seni yendim ulan kanser, alzheimer, parkinson " diye sevinc naralari atabilsek. Ama isin asli öyle degil. Pubmed de su kadar yayini var diyorsunuz peki o yayinlarin yayinlandigi dergilerin impact factorlerine ve daha onceki yayinlarina bakarak özgün yayinlar yapip yapmadigini da mi sorgulamiyorsunuz.

    Yazik bize gercekten.Inanmisiz dis gücler yalanina ve ezilen psikolojisine. Herseyi biz yaptik biz bulduk ama dis gücler ah ahhh... Keske bu dis gücler fantezimizi biraz calisma arastirma enerjisine yönlendirip gercekden bilime onemli katkilarda bulunabilsek .....

    YanıtlaSil
  31. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  32. Ilacın patenti alındı. Üretim için de gerekli izinler alındı. en fazla 1 yıl içinde üretime geçer. Gereksiz yorum yapan arkadaşların umarım yolu düşmez.Kansere çözüm bulundu ama sizlere malesef hiç bulunamayacak

    YanıtlaSil