18 Ocak 2012 Çarşamba

Jurassic Park Heyecanı


NTVMSNBC'nin bilim sayfasında, 7 ocak tarihinde, aslında kendi halinde basit ve oldukça ilginç sayılabilecek bir haber, omuzlarına Jurassic Park ideali yüklenerek yalan, dolan, ve anlaşılmayan bir hale getirilmiş.
Haberin girişi oldukça iddialı:

Bilim insanları, milyonlarca yıl öncesinden günümüze ulaşan genleri kullanarak artık çok nadir rastlanan “süper asker karınca” üretti.

Ben bile okuyunca heyecanlandım, filmdeki gibi reçineden DNA ayrıştırıp hayvanceğizi böyle mi ürettiler? Neyse ki heyecanım fazla sürmedi:

...bilim insanları, New York'un Long Island bölgesinde bulunan bir koloniden aldıkları larvalarla, süper asker karıncaları üretmeyi başardı.

İki satır önce zirveye çıkarttığınız heyecanı bu cümleyle dibe vurdurmanız ve haberi son derece anti-climactic yaptığınız iyi oldu. Devamı gelsin:

Söz konusu kolonide, diğer karıncalara oranla daha büyük bir cüsseye sahip sekiz karınca tespit edildi. Bu karıncaların, milyonlarca yıl var olan dev atalarının genlerini günümüze taşıdıkları öngörüldü.

Habere göre hikaye: Koloni incelenmiş, sekiz tane dev karınca tespit edilmiş. Bahsedilen durumun aslı: haberde geçen karıncanın Pheidole ailesinden (taksonomik olarak, genus) olması, ve bu aileye mensup yaklaşık 1,100 karınca türünden sadece 8 farklı türde cüsse boyutunun çok büyümesidir.

Aslında 'incelendi, genler saptandı' gibi ne bilim insanları ne de halk için bir anlam ifade edecek ifadelerden sıyrıldığı zaman daha anlamlı olabilecek bir haber. Şöyle özetleyelim:

Karıncaların çevresel ve beslenme koşulları değiştiğinde oldukça iri boyutlara kadar büyüyebildiği görülüyor. Long Island'daki bir karınca türünün, büyük cüsselere ulaştığı şimdiye dek gözlenmemiş. Fakat aynı genus'un Meksika'da ikamet eden üyeleri, devasa boyutlara erişmekteler. Bilim adamları, Long Island'daki karıncaları, larva etabında alıyorlar, bazı hormonlar enjekte ediyorlar, ve bu dış etkenler sayesinde onların da Meksikalı yoldaşları gibi büyük cüsseli olabildiklerini gösteriyorlar. Kısacası, cüsseyi artıran mekanizmalar, hiç kullanılmasa da, dış etkenle harekete geçirilebilecek kadar korunmuş durumda. Hikayeden çıkarılması gereken mesaj: Milyonlarca yıl kullanılmayan organlar veya gelişimsel mekanizmalar, bazen bu şekilde aktive edilebilir. Şimdi dağılalım.

Biterken: Haberin son cümlesi de oldukça çarpıcı aktarılmış. DEV KAFALAR !