17 Mart 2012 Cumartesi

''Bir beynin içinde, bir İstanbul kurmaya yetecek postansiyelde atom enerjisi vardır''



Bugünkü konuğumuz Milliyet gazetesinden 2 Mart 2012 tarihli bir bilim haberi.
''Bilinçdışı olarak adlandırılan sağ beyin, ana rahminden ölene kadar bütün anıları depolar, hiçbir bilgiyi silmez. Bünyesinde mükemmel bir sağlık planı barındırır.'' Böyle bir şey iddia etmek için bilim dünyasının Ajdar'ı olmak gerekir. Beyinde tabii ki mükemmel bir sağlık planı yoktur, bu plan sadece Dr. Mehmet Öz'de ve Seda Sayan'da mevcuttur.
''Kabul ettiği her fikri gerçekleştirme eğilimindedir. Bilgiden çok hayal gücüne önem verir.'' Burada beyinden mi bahsediyoruz yoksa ikizler burcu erkeğinden mi?
''Emirlere uymayı sever, sık tekrarlanan davranış ve düşünceleri otomatiğe bağlar''. Başak burcu kadını.
''Neye inandığınıza, neyi en çok istediğinize ve neyi tekrarladığınıza dikkat edin. Çünkü içinizde evrenin en büyük gücü (yaradandan sonra) size her saniye hizmet etmek için bekliyor.'' İslami The Secret.

Ve altın vuruş:
''Bir beynin içinde, bir İstanbul kurmaya yetecek postansiyelde atom enerjisi vardır''
Yanlış. Ümraniye, Cevizlibağ ve Avcılar belki. Fakat bir Mecidiyeköy kurmak için gerekli olan atom enerjisinin şu ana kadar Hiroshima dahil hiçbir mecrada ortaya çıkmadığı tespit edilmiştir.

Neden?



Saç vücudun barometresi olamaz, olmamalıdır.

Vücuttaki her hücre -sadece saç değil- gerekli besinleri ve oksijeni kan dolaşımından alır.
Haberde belirtilenin aksine, saçımızın 'şaft' dediğimiz yani kökün dışındaki görünen kısmı, ölü bir biyomateryaldir.
Trikolojistler (saç uzmanları) lisanslı sağlık sektörü çalışanları değildir.
Barometre, atmosferik basınç ölçer bir alettir.

Habere dönelim:
''Özetle, saç kanla beslenir!''

8 Mart 2012 Perşembe

Neresinden tutsak, elimizde..



DNA diziliminin değişmesinin spor ile mümkün olduğuna mı, yoksa bunun 'faydalı' görüldüğüne kanaat getirildiğine mi değinmek lazım, belli değil.

3 Mart 2012 Cumartesi

Beyler, müjde



Y kromozomunun evrimsel zaman skalasında (on milyonlarca yıl) gittikçe küçüldüğüne dair teoriler, çürütülmüş. Hürriyet'in bu haberinin son cümlesi:

''X kromozomu diğer X kromozomuna tutunarak güçlü kalırken, erkeklerdeki Y kromozomu yıllar geçtikçe zayıflıyor ve küçülüyor. Bu durumun erkek türünü tehdit ettiği öne sürülüyor''

Mevzubahis mekanizma, X kromozom çiftinde (diğer kromozom çiftlerinde olduğu gibi) hücre bölünmesi sırasında meydana gelen genetik materyal değişimi, yani rekombinasyon. Y kromozomunun bir çifti olmadığı için, genetik rekombinasyon yokluğunda, milyonlarca yıl boyunca oldukça yüksek bir hızda meydana gelen mutasyonların bu kromozoma uzun vadede zarar verdiği düşünülüyordu. Söz konusu haberin aslı olan araştırmada, son 25 milyon yıldır Y kromozomunun oldukça stabil olduğu saptanmış.

Yani X kromozomlarının birbirine tutunup, beraber olup Cartel'i kurmaya, Y kromozomu yıllar yılı yıpratıp ufaltmaya niyetleri yok, öyle olsa da bizim empati çemberimize dahil olamayacak kadar uzun bir süreden (önümüzdeki milyonlarca yıldan) bahsediyoruz. Y kromozomu derin bir nefes alıp erkeklik meşalesini milyonlarca yıl daha taşıyabilir. Konuyla ilgili Radikal haberinde de dendiği gibi, siz Y kromozomunu ne sandınız, küstahlar? Sizin düşündüğünüzden çok daha sağlam o.


1 Mart 2012 Perşembe

GÜL SUYU MUCİZESİ



Türk-islam öğelerinin aslında binbir derde deva olduğunun ortaya çıkarılması, şüphesiz ki Yeni Şafak okur kitlesinin heyecanla karşılayacağı bir haber konusu. Bilim haberleri sayfası için de, gül suyunun hafızaya faydalarından daha iyi bir 'bilimsel gelişme' düşünülemez.
Literatür kazan ben kepçe, bu habere nereden başlayıp, bu sonuca nasıl geldiklerini buldum.

1) Orjinal araştırmada, tabii ki gül suyu değil, gül kullanılıyor.

2) Orjinal makalede, vurgu tabii ki gül kokusuna değil, herhangi bir kokuya dayanıyor. Sadece, koku olarak gül seçilmiş. Burada önemli olan, herhangi bir kokunun yeni öğrenilmiş bilginin uzun vadeli hafızaya kazandırılması üzerindeki etkileri. Kısacası, gülün içinde sihirli kimyasallar mevcut değil.

3) Orjinal çalışmada ısrarla vurgulanan bir nokta var: hatırlanmasını istediğiniz bilgi denek tarafından çalışılırken, kokuyu basıyorsunuz. Sonrasında, denek uyurken, slow-wave-sleep (SWS) denilen, uyku döngüsünün belirli bir noktasında kokuyu kısa süreliğine tekrar sunuyorsunuz. Yani bütün gece gül kokularıyla uyumak, beyin kokuya alışacağı için zaten etkili değil.

4) 'Sabah uyandığınızda gül kokusu hem ferahlatır, hem de hafızaya yardımcı olur' diyerek makaleyi çöp eden uzman nöropsikiyatrist bey, sizin için de bir sevap işleyip makalenin orjinalini buraya yapıştırıyorum, ama sadece başlığı ve yazarları yazıyorum, biraz pubmed taraması yapın diye:
Odor Cues During Slow-Wave Sleep Prompt Declarative Memory Consolidation
Björn Rasch1,*, Christian Büchel2, Steffen Gais1 and Jan Born1,*

5) Herhalde söylememe gerek yok, 24 şubat 2012'de haber yapılan bu makale 2007 yılından..İşte acar muhabirlik, işte bilim ataşeliği.