9 Kasım 2014 Pazar

Elektrik Süpürgesi İle Bel Ağrısı Tedavisi

15 Temmuz 2014 günü ATV ekranlarında genç bir kız beline zeytinyağı sürülerek elektrik süpürgesi ile vakumlandı.
'Neden?' diye soran gözlerle bakmayın, şartlar ve Zahide ile Yetiş Hayata programında tanıtılan bel ağrısı tedavisi bunu gerektirdi.
Dost bildiğiniz insanlar ellerinde Fakir elektrik süpürgesi ile belinize hamle yapmadan önce istedik ki olaya açıklık getirelim. Doktor Feridun bey diyor ki:
''Her yüz kişinin yüzde 98'inde beli ağrımayan bir dönem olmamış. Herkesin belinde bir ağrı oluyor....Şimdi biz size genel kurallar öğreteceğiz. Bunu yaparsanız bel ağrısından çok rahat kurtulabilirsiniz. Mesela elektrik süpürgelerinizin vakum özelliğinden faydalanacağız, buraya kan getireceğiz. ... Buraya biraz sıcaklık yaptıktan sonra, oraya ozon yağı..yoksa zeytin yağı, kantaron yağı..Ondan sonra o bölgeye, elektrik süpürgenizi...''
Her 100 kişiden yüzde 98'inde beli ağrımayan bir dönem olmaması demek, her 100 kişiden 98'inin beli sürekli ağrıyor demek. Televizyonda olabilecek anlatım bozukluklarını mazur görelim, herhalde her 100 kişiden 98'inin herhangi bir noktada bel ağrısı çekmiş olduğundan bahsediliyor. Rakamlar yine de yanlış, bu rakam raporlara en yüksek oranda yetişkinler için yüzde 80 olarak geçmiş. 

Peki bütün bu faydaları biliniyorsa, elektrik süpürgesi neden başından beri belimiz için değil de halımız için dizayn edildi? 

Programda uygulanan kürlerden ilki, ısı ile ağrı şiddetini azaltmak. Isının kas spazmı ve kas doku kaynaklı ağrıları azaltmak için kullanıldığı doğru. Isı kasları gevşetiyor ve spazmı azaltıyor, uzun süreli olarak kan dolaşımının artırması halinde bölgeye oksijen ve besin zengini kan akışı artıyor, iyileşme süreci hızlanabiliyor. Bu şekilde ağrı şiddetinin azalsa da, bunun için elektrik süpürgesine ihtiyaç yok. 

İkinci kür, bu defa elektrik süpürgesi kullanılarak kan dolaşımını artırmak üzerine kurulu. Elektrik süpürgesinden ne kadar kuvvetli bir negatif basınç üretileceği ve bunun kas dokudaki kan dolaşımını etkileyip etkilemeyeceği tartışılır bir konu. Bu teknik, Çin tıbbında da kullanılan, hatta çoğu zaman bölgede derinin kanatılmasıyla da desteklenen, ülkemizde bardak çekme olarak bilinen eski bir geleneğe dayandırılıyor. Bardak çekme tedavisinin genel sağlık veya bel ağrıları için olumlu bir etkisi, şu ana kadar yapılan ciddi araştırmaların hiçbirinde görülmemiş. Sadece akademik çevrelerde değil, ünlü tamamlayıcı tıp araştırmacısı Dr. Edzard Ernst'e göre de durum böyle. Tekniğin müdavimleri, 'kasların çekildiğini' iddia etse de, bu teknik deriyi mastik sakızı gibi çekmekten ibaret. Ciltteki kan damarlarında bir dolaşım artışı mümkün görünse de, cildinizin kaz ciğeri rengi almasının kas dokuya etkileri meçhul, dolayısıyla bel ağrılarına çözüm olmayacağını biliyoruz. Henüz bardak çekme tedavisi bile tıbben kabul görmemişken, atanamayan bardak çekme olarak sınıflandırabileceğimiz elektrik süpürgesi terapisinin bel ağrılarını dindirmesinin iyice konumuzun dışında olduğu açık. 

Unutmamak gerekir ki, disk zedelenmesi, disk dejenerasyonu, romatizma, skolyoz gibi birçok farklı bel ağrısı kaynağının da tamamlayıcı tedavisi, acıyı dindirme üzerinden değil, ancak uzun vadeli fizik terapi uygulanarak kasları güçlendirmek, postür (duruşu) düzeltmek ve doğru hareket etme alışkanlıkları ile sağlanıyor.

Doktora danışmadan belinizi süpürmenin başka bir sakıncası, dermatit veya sedef gibi vakaları daha kötü yapabilecek olması, cilt enfeksyonlarına sebebiyet verebilmesi. 'Faydası yoksa zararı da yoktur' demeyin, videoda 20. dakikayı izleyin:
''Bakın kardeşimizin cildi beyaz, ne güzel etkisini gösterdi. Ne yaptı pembeleşti, ne oldu KAN geldi, kan geldi ne geldi CAN geldi.  Bir yere kan geldi mi gayet güzel, ağrılarınızda rahatlama olacaktır.''  (Kızcağızın cildini mahvetti)
Biraz daha işin tekniğine inelim:

Sunucu: Peki [...] ağrı nasıl gidiyor?
Feridun:
''Kanın içinde bizim daha bilemediğimiz bir sürü...şu süpürgeyi kapatır mısın...bir sürü bilgisayarlar var. Geliyor buraya beyne diyor ki burada ağrı var ben napayım? Beyin diyor ki sen oradaki iyileştirici hücreleri oraya yay diyor..Orada bir yara varsa iyileşiyor, ödem varsa iyileşiyor.''
O kadar güzel anlatıyorsunuz ki Feridun bey, beynimi size tamamen vakumlatmak istiyorum. Yanlış anlaşılmasın, uslup genel seyirciye hitap ediyor olsa da verilen bilgiler yanlış. Ama sefamız olsun. O süpürge ile daha işimiz bitmedi.



Gördüğünüz gibi lavabo pompası, vakumlu süpürge, gerekirse matkap, tuz ruhu, zigon, scotchbrite, veya evinizde herhangi bir sebeple bulunan bütün aletlerle vücudunuzu okşarsanız, muhakkak bir yerlerinize iyi gelecektir. Yeter ki niyetiniz iyi olsun. 

Haberi getiren Kaan Bilge'ye ve beraber incelediğimiz Dr. Aybike Onur'a teşekkürler!





1 Kasım 2014 Cumartesi

5 Liradaki Gizli Mesaj

Bilime verilen önemin Büyük Türkiye vizyonunun bir parçası olmadığı, bu defa Merkez Bankası tarafından banknotlara gizli mesaj olarak basılarak halka duyurulmuş. Gelin darphanede 'alın, alın size para cahiller' diyerek ve tahminen kahkahalar eşliğinde milyonlarca adet basılan 5 liralık kağıt paraları inceleyelim.

Banknotun arka yüzü, önemli bilim tarihçisi Prof. Dr. Aydın Sayılı'ya ayrılmış.

'İşte ülkemiz saygıdeğer bir bilim insanına hakettiği değeri veriyor.' diyerek zamansız sevinenlerin, Aydın bey'in solunda duran sarmala bakmalarıyla gözleri seğirmeye başladı bile. Sebebiyse, banknotun orta yerine adeta bir fıçı gibi konumlandırılan, grafik tasarımcılığın tümörü olmuş DNA çift sarmalı.

Peki 5 liralarımıza nakşedilen bu telefon kordonuyla, çift sarmal DNA arasındaki temel farklar nelerdir? Birinci ve en önemli fark, DNA çift sarmalının sağ el kuralına göre dönmesi. Neredeyse bütün canlıların hücrelerindeki DNA çift sarmalının çok kısa dönemli durumlar haricinde sağ el kuralına göre döndüğünü biliyoruz. Bu, bütün ders kitaplarında veya resimlendirmelerde doğru temsil edilmesine çok dikkat edilen bir durum. Zira, DNA'mız paramızdaki gibi sol el kuralına göre dönseydi, hücrelerdeki çoğu faaliyet dururdu.

Bu sadece bilimcilerin farkında olması gereken önemsiz bir detay değil. Pahalı grafik yazılımlarını gözardı edelim, bugün Word ClipArt'a dahi başvursanız DNA sarmallarının doğru yönde resmedildiğini görebilirsiniz:

Öte yandan, eğer ki Merkez Bankası grafik tasarımcılarından beklentilerimiz daha yüksek olsaydı, DNA çift sarmalının yine kimyasal olarak büyük önem taşıyan majör ve minör girintilerini (yani, sarmallar birbirlerine simetrik olarak konumlanmadığı için meydana gelen büyük ve küçük girintileri) görmeyi isterdik. Ne de olsa bu 5 lirayı, yani yurdumuzun dört bir köşesinde cepten cebe konacak banknotu, Aydın Sayılı'ya, bilime ve bilim tarihinin doğru aktarılmasına ayırıyorsunuz. Banknotun sol üst köşesini çerçeveleyen, ve korktuğumuz doğruysa bir güneş sistemi kesiti olan esere değinmiyoruz bile.

Belki benim kağıt 5 liram bir şekilde döne dolaşa, Watson veya Crick'in cebine girmiştir.
Olamaz mı?
İnşallah olmamıştır. Yoksa Aydın Sayılı mezarında merkez bankasına belalar okuyarak döner.

Parayı getiren Murat Çokol'a teşekkürler!